Sirozlu hasta takibinde dikkat edilmesi gereken önemli noktalar
Sirozlu hasta takibinin çok önemli olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Aydın Şeref Köksal, kronik bir karaciğer hastalığı olarak tanı anından itibaren düzenli bir takip gerektirdiğini belirtti. Köksal, “Hastalar siroz ve komplikasyonları için verilen tedavileri ayarlamak ve olası gelişebilecek hepatosellüler kanserin erken teşhisi için periyodik aralıklarla izlenmeli ve gelişebilecek problemler için zamanında iletişime geçilmelidir” dedi.
Sirozlu hasta takibinde dikkat edilmesi gereken bazı önemli noktalar bulunuyor. Prof. Dr. Aydın Şeref Köksal iyi bir takibin hastalığın seyri üzerine olumlu etkilerinin olduğunu belirten, dikkat edilmesi gereken önemli noktaları da şöyle sıraladı.
BESLENME
İleri dönem (dekompanze) sirozlu hastalar kataboliktirler ve genelde yetersiz beslenmişlerdir. Bu durum hastaların ensefalopati ve düşme riskini arttırır. Yeterli nutrisyon sağlanması büyük önem taşır. Sirozlu hastalarda protein kısıtlaması yapılmamalıdır. Günde 1,2-1,5gr/kg protein alımı sağlanmalıdır. Gece atıştırma yapmaları önerilir. Hastaların eşlik eden asit, diyabet gibi durumları da göz önüne alınırsa erken dönemde profesyonel bir diyetisyen desteği almak faydalıdır. Öte yandan erken evre sirozu olan fazla kilolu hastalar zayıflamalıdır.
ALKOL VE SİGARA
Hastadaki karaciğer hastalığının nedeni alkol olmasa da, alkol kullanımı karaciğer hastalığının seyrini kötüleştireceğinden dolayı hastalar alkolü tamamen bırakmalıdır. Sigara kullanılmamalıdır.
AĞRI KESİCİ KULLANIMI
Siroz hastalarında en güvenli ağrı kesici düşük parasetamoldür. Diğer steroid olmayan anti inflamatuvar ağrı kesicilerden böbrek fonksiyonlarını bozabilme riskinden dolayı uzak durulmalıdır.
TUZ KULLANIMI
Dekompanse hastalığa bağlı asit gelişen hastalar tuz alımını iştahlarını azaltmayacak ölçüde kısıtlamalı ve hekim tarafından önerilen idrar söktürücü (diüretik) tedavilerini kullanmalıdır. Bu ilaçların dozu hastanın kilo takibi, bacaklardaki ödem durumu ve aralıklarla yapılan kandaki böbrek testleri ve elektrolit ölçümlerine göre ayarlanmalıdır.
BİLGİ VE İLETİŞİM
Hastalar siroz hastalığına bağlı gelişebilecek kanama, karın ağrısı, ateş ve şuur durumunda bozulma gibi semptomlar hakkında bilgi sahibi olmalı ve bu gibi durumlar geliştiğinde hızla iletişime geçmelidir.
LİF VE SU TÜKETİMİ
Dekompanse sirozlu hastaların günde 2-3 defa yumuşak dışkılaması önerilir. Bunu sağlamak için yeterli lif ve su tüketimi gözden geçirilmeli ve gerekirse dışkıyı yumuşatıcı ilaçlar (laksatif) kullanılmalıdır.
KANAMALAR
Daha önceden varis kanaması geçirmemiş ve endoskopide büyük varisleri tespit edilen hastalarda kanamayı engellemek için ilaç tedavisine başlanmalı ve başlanan ilacın dozu hastaya göre nabız ve tansiyon takibi yapılarak bireysel ayarlanmalıdır.
VARİS TAKİBİ
Daha önceden varis kanaması geçirmiş hastalarda tekrar kanamayı önlemek için tek başına ilaç tedavisi yetersiz olabileceğinden dolayı endoskopi ile varislere belli aralıklarla bakılmalı ve gerekirse varisler bağlanmalıdır.
KANSER TAKİBİ
Hastalar olası hepatosellüler kanser gelişimi açısından en geç 6 ayda bir serumda AFP ve ultrasonografi ile takip edilmelidir. Kanserin erken teşhisi kür ile sonuçlanacak tedavilere imkan sağladığından dolayı ultrasonografide lezyon tespit edilmesi durumunda veya AFP’de anlamlı yükseklik varlığında muhakkak üzerine düşülmeli ve dinamik görüntüleme tetkikleri (Tomografi ve/veya MR) istenmelidir. Karar verilemeyen olgularda yakın takip veya biyopsi gündeme gelmelidir.
ŞUUR BULANIKLIĞI
Dekompanze sirozu olan hasta ve hasta yakınları olası şuur durum bozuklukları ve sebepleri hakkında bilgilendirilmeli ve bu hastaların hızlıca iletişime geçmeleri sağlanmalıdır. Şuur bulanıklığına neden olan faktör araştırılmalıdır.
AŞILAR
Siroz hastalarına mümkün olan en erken aşamada hepatit A, B, influenza ve pnömokok aşısı yapılmalıdır.
DİĞER İLAÇ KULLANIMLARI
Hastalar başka bir sebeple ilaçlar kullanacak ise ilaç etkileşimlerine ve doz ayarlanmasına dikkat edilmelidir. Gereksiz ilaç kullanımından kaçınılmalıdır. Hekim tarafından önerilmeyen bitkisel ilaç kullanımından uzak durulmalıdır.
Akademik Gastroenteroloji hekimlerinden biri olarak Ankara’da çalışmalarını sürdüren Prof. Dr. Aydın Şeref Köksal, bütün hastalıklarda olduğu erken tanı kadar tedavi sürecinin de aksatılmadan sürdürülmesinin önemli olduğunu bir kez daha hatırlattı.